16 Eylül 2014 Salı

OKUDUM 12#CESUR YENİ DÜNYA -ALDOUS HUXLEY

Distopik romanlar okumayı her zaman çok sevmişimdir.Bu sefer bu harika hayal ürününü şimdiye kadar niye okumadım diye hayıflanmıycam çünkü eğer daha erken okumuş olsaydım bu denli yer etmezdi bende.EEE herşeyin yeri ve zamanı vardır diye boşuna denmemiş.
Kitabın tanıtımını yapmak isterdim fakat David BRADSHAW kadar iyi anlatamazdım sanırım.O yüzden yazmış olduğu tanıtımı sizinle paylaşıyorum:
İlk olarak 1932'de yayınlanan Cesur Yeni Dünya "FS. 632'de,bu istikrar yılında" geçmektedir yani Amerikan araba kodamanı Henry Ford'un (1863-1947)'un gelişindden 632 yıl sonra,Henry Ford ki onun çok başarılı olan  T modeli taşıma bandı ve uzmanlaşmış emek gibi salt toplu üretim yöntemleriyle üretilmiş ilk otomabildi.
Ford,Dokuz Yıllık Savaşla büyük ekonomik bunalımın çifte felaketinden sonra kurulmuş bir küresel kast sistemi olan Dünya Devleti'nin önde gelen ilahıdır,onun endüstri felsefesi de bu düzen içindeki hayatın her yönüyle hükmeder.
Dünya Devleti'nin istikrarı,biyolojik mühendislik ve insanı her yönüyle koşullandırmanın terkibiyle sağlanır.Bu devletin standartlaştırılmış iki milyar yurttaşı sadece on bin soyadını paylaşır,dünyaya da doğarak gelmemişlerdir,önceden belirlenmiş rollerini yerine getirmek üzere "kulıçka"dan çıkarılmışlardır.Politik gövdedeki hücrelerden öte birşey değillerdir.

............................................
Benim kitapta en çok ilgimi çeken şey ise oluşturulan ırklardı.Şöyle ki; 
Dünya Devleti'nin on bölgesi var ve bunlar Yerel Dünya Denetçisi tarafından yönetiliyor.Mustafa Mond yani fordhazretleri,Londra merkezli Batı Avrupa bölgesinin denetçisidir.En alt kademede Epsilon-Eksi Yarı Moronları bulunur ve bu ırk hiyerarşik bir şekilde artar fordhazretlerinin hemen altında ise Alfa-Artı entellektüel kastı bulunur.Dünya Devletinin sınırları dışında yaşamasına izin verilen diğer tek insanlar da çeşitli Vahşi Ayrı Bölgelerinde yaşayanlardır.Bu ırk Fordgil cehenneminden elektrikli tellerle ayrılmakta  hala evlenebilmekte ve çocuk doğurabilmekte ve ölmektedirler.
Kitapta New Mexico'daki Ayrıbölgeyi ziyaret eden Alfa-Artı Bernard Marx,John adlı vahşiye rastlarve onu Lonra'ya getirir.John ilk başta yeni dünya karşısında coşkuya kapılsa da kısa süre sonra Dünya Devleti'nce hayal kırıklığına uğratılır ve John'ın perspektifinden F.S. 632 'nin eksiksiz,totaliter dehşeti teyit edilir.

ARKA KAPAK YAZISI:
"Cesur Yeni Dünya" bizi "Ford'dan sonra 632 ylına" götürür.Bu dünyanın cesur insanları kapısında "Cemaat,Özdeşlik,İstikrar" yazan Lonra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde üretilirler.Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için ,'annelik' ve 'babalık' pornografik birer kavram olarak görülür.Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma-hipnopedya-uykuda eğitim- ile sağlanır.Hipnopedya sayesinde herkes mutludur;herkes çalışır ve herkes eğlenir."Herkes ,herkes içindir."
"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil,aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının ' sağlam bir üslupla anlatılmasıyla da ilgili.Huxley yapıtını ütopya geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.

ALTI ÇİZİLENLER:
"Mideni bozan bir şey mi yedin?" dedi Bernard.
Vahşi,başıyla doğruladı."Uygarlık yedim."
"Ne?"
"Zehirledi beni uygarlık;kirlendim.Sonra da."diyerek daha alçak sesle ekledi."içimdeki kötülüğü yedim"


.................................
Dışarıdaki diğer odada Vahşi,bir aşağı bir yukarı volta atıyor,sihirli sözcüklerin davullarıyla ve müziğiyle uygun adım yürüyordu." Çalıkuşu da yapar bunu ve küçük altın rengi sinek gözümün önünde kapılır şehvete"Sözcükler ,kuşaklarında çıldırtırcasına gümbürdüyordu."Ne kokarca ne de kirlenmiş at,böyle gürültücü bir iştahla şehvetlenir.Üst tarafı kadın olsa da,belden aşağısı Kentauros'tur.Tanrı mirasıdır belden yukarısı.Altıysa zebaniler mekanı.:Cehennem orada sülfür kuyusu da,yanar kuyu durmadan,haşlar,leş kokar;ve ölüm ;ayıp ,utanmanız yok mu hiç,ayıp,iğrenç,iğrenç!Biraz miskkedisi yağı ver bana,sevgili eczacı,hayalgücüm tatlansın!"


2 yorum:

  1. Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaptı. İnsana dünya düzenini sorgulatıyor.

    YanıtlaSil
  2. kesinlikle öyle.Kitapta geçen tüketim çılgınlığı (yama yapma,yenisini al!), insanların ölüsünden bile fosfor üretilmesi can alıcı noktalardı bence..

    YanıtlaSil