31 Ağustos 2014 Pazar

OKUDUM 9#YAZ-KÜRŞAT BAŞAR-YAZ



Daha önce yazarın Başucumda Müzik adlı kitabını okumuştum ve bu tarz kitaplar pek beni cezbetmese de gerçekten beğenmiştim.Bu yaz da hazır bu kitap bu kadar okunurken ve pinuccia 'nın okuma şenliğinde de bu kitabın cuk diye oturduğu bir kategori varken bende okuyayım dedim ama üzülerek söylemeliyim ki bu sefer umduğumu bulamadım.Belki de çok büyük beklentilerle başladığım için bu böyle oldu ya da zamanlamam yanlıştı her neyse kitabı bir günde bitirmeme rağmen beni sarmadı.
Kitaba gelcek olursak,hikaye Kıbrıs'ta başlıyor.Belli sebeplerden ötürü İstanbul'a gelen Murat bir amacını gerçekleştirmek için Kıbrıs'a gelir.Orada çocukluğunu,gençliğini ve onu gördüğü ilk  yazın peşine düşer.Murat annesini hiç görmemiştir.Babasının ise yaşayıp yaşamadığını bile bilmez çünkü babası o dönemlerde Kıbrıs'ta yaşanan  Türk -Rum savaşı sırasında çalıştığı yerden dönmemiştir.
Bunun üzerine İstanbula gelen Murat amcasının yanında yaşamaya başlar ve amcasının vefatıyla bir dergide çalışmaya başlayıp  işte o yaz hayatının aşkını ilk kez gördüğü yazdır ve o günü şöyle tanımlar:
"Sanki yıllar öncesindeki o sabah,onu gördüğüm ,tanıdığım o ilk yaz günü zamanın akışına kapılıp gitmedi de hep benimle kaldı."
KİTAP TANITIMINDAN:
Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi...
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi...
Çok eskide kalmış,yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi...
Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire,bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi...
Yaz...bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbirşeyin ,hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi...
ALTI ÇİZİLENLER:
Bir keresinde şöyle demişti: "Bak sana birşey söyleyeyim de sakın aklından çıkarma ..Hayat,büyük bir oyun salonudur,renkli ışıkların altında kazanalar,zengin olanlar,aynı ışıkların altında herşeyini kaybedenler,bazen kazanıp bazen kaybedenler,öylesine ortada dolaşıp üç beş kuruştan fazlasını oynamaya cesareti olmayanlar,kendini bu renkli cümbüşe kaptırıp bütün hayatını burada geçirenler,gelenler,gidenler..Ama sonunda ne olur biliyor musun?Herkes kaybeder ve kasa kazanır.Aslında kazandıkların da,kaybettiklerinde hepsi buraya ait renkli pullardır.Geçen zaman senindir bir tek.Bunu unutma..."
Ama her kitap benim evim gibi oldu.İçine girip yaşayabildiğim ,sanki oradaki insanları tanıyormuşum gibi dostluk kurabildiğim,birlikte onların hayatlarını,hüzünlerini,sevinçlerini ,korkularını paylaştığım ve belki de asıl önemlisi ,kendimi unuttuğum ve hep güvende hissettiğim evim gibi..
Ve balki de bu yüzden onu gördüğüm an içimde yükselen o mutluluk ve heyecan aynı anda tanıdık bir korkuya dönüşmüş ve ona "Yaz" demiştim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder